Yaşasın 1 Eylül Dünya Barış Günü

İnsanlık tarihinin en acımasız, en kanlı ve en kirli savaşı olan İkinci Büyük Emperyalist Paylaşım Savaşı’nın başladığı 1 Eylül 1939 tarihinin üzerinden tam 85 yıl geçti.

Ardında en az elli milyon ölü, milyonlarca engelli, moloz yığını haline gelmiş kentler, büyük bir acı ve gözyaşı bırakan bu büyük yıkımın başladığı tarih olan 1 Eylül tüm dünyada Barış Günü olarak kutlanıyor

Ancak aradan geçen 85 yıla rağmen emperyalist ülkeler, hegomonik güçler savaştan, kan dökmekten, barbarlıktan vazgeçmiyorlar! Dünyayı kana bulamaya devam ediyorlar.

Dünyada, bölgemizde ve ülkemizde yaşanan gelişmeler barış için daha fazla mücadele etmemiz gerektiğini gösteriyor.

Hangi milliyetten, dinden, mezhepten olursak olalım hepimiz adaletin, eşitliğin, kardeşliğin, paylaşımın, yardımlaşmanın, dayanışmanın, insanca bir yaşamın kalıcı hale getirildiği bir dünyaya özlem duyuyoruz.

Bu özleme kavuşmanın yolu savaş ve çatışmadan değil, barış ve kardeşlikten geçiyor. Bunun için emperyalist ülkelerin ve işbirlikçilerinin çıkar kavgasının eseri savaşlar yoksul halkların ve biz emekçilerin savaşı değildir.

Savaş ve çatışma ortamını besleyerek ülkemizin içinden çıkılmaz bir felakete sürüklenmesine karşı hepimizin Barışa İhtiyacı Var!

Barış Meydanlarında yan yana, omuz omuza olmaya,

Tüm halkların eşit, özgür, insanca ve kardeşçe yaşayacağı bir dünyayı kendi ellerimizle kurmanın yolunu açmak için

BARIŞA SES VERMEYE ÇAĞIRIYORUZ.

SAVAŞA HAYIR, YAŞASIN BARIŞ!

Dersim Dernekleri Federasyonu (DEDEF)

Genel Başkanın önsöz yazısı

Merhabalar!
Dersim Dernekleri Federasyonu resmi web sayfasına hoş geldiniz.

Dile kolay, tam 24 yıl olmuş Dedef  demokratik alanda örgütlü faaliyet yürütüyor. Ve aynı kararlılıkla ve bilinçle  yürütmeye devam ediyor.
Bugün yerel demokratik kitle örgütlemesini 26 bileşenimiz derneklerle birlikte  sürdürüyoruz.
25. yılımıza girerken yaptığımız faaliyetleri sizlere sosyal  medya ağı üzerinden bu sayfadan da  bundan böyle duyurmayı düşünüyoruz. Bunu birlikte başaracağımıza inanıyoruz.
Uzun yıllara varan mücadelelerle dolu örgütlü yapıyı kesintisiz olarak  aynı kararlılık ve inancla  devam ettirmeyi hedefliyoruz.
DEDEF Dersimin en etkili kurumudur, dilimiz tarihimiz inancımız ve kültürümüz en büyük gücümüzdür. Bundan  esinlenerek bugüne kadar geldigimizin bilincindeyiz..
Bu örgütlenmeye duyulan ihtiyaçtan yola çıkarak, başlayan süreç; direniş geleneğinin köklerinden aldığımız bu tarihsel mirası, yeni nesillere bırakmak asıl hedefimizdir.
Federasyonumuzun ana ilkesini, Dersimin onurlu ve dirençli tarihi oluşturmaktadır.
Dersim coğrafyası kapsam olarak geniş bir alana serpilmiş ve geniş bir tabana vede duyarlı bir kitleye sahiptir.
DEDEF, geçmişten günümüze Dersim’e dair ne varsa, bütün meselelerde işin muhatabıdir. Sorunlara kurumsal bir  anlayışıyla bakmış ve ona göre hareket  etmiştir.
Fedaratif yapıya dönüştüğü 2004-2005 dönemindeki süreçten günümüze kadar, yürütülen çalışmalardaki mücadelenin  boyutlanıp ivme kazanması demokratik merkeziyetcilik ilkesinden hareket etmesinden ve davaya olan inancından kaynaklıdır.
Bu mücadelenin kesintisiz sürdürülüyor olmasının ortak paydası, hiç kuşkusuz ki  kollektif akılla hareket etmemiz ve dersim halkının demokratik devrimci yapısının olmasıdır.
Geldiğimiz aşamada mevcut federatif yapının korunuyor olması önemlidir, çalışmalardaki  başarılı durumun büyük payı Dersim halkınındır.
Dersim halkı önemli bir kilometre taşını oluşturmaktadir.
Dersim coğrafyasında yaşanan acılı   tarihsel süreçi doğru ele alıp değerlendirmek gerekiyor. Eksi ile artıyı doğru ile yanlışı bir birinden ayırt ederek doğru politikalar üreterek dinamik yapı korunabilir.
Devletin  politik yönden Dersime bakışını hepimiz tarafından  biliniyor. Sistem ideolojik olarak sürekli Dersim’i hedefine koyarak iradesini teslim almaya, direngen yapısını kırmaya çalışmıştır. Dönem dönem Dersim’e seferler düzenlemiş ve askeri operasyonlar yaparak fiili müdahalede bulunmuş, soykırıma varan toplu  katliamlar yapılmış, topyekûn sürgünler yaşanmıştır.
Ancak her defasında saldırılarında başarı  elde edilememiştir. Dersimlinin kendisine olan güveni asla yıkılmamış, Dersim halkı teslim alınamamıştır.
Fakat 1994 yılı travması, Dersim halkı üzerinde maalesef ki olumsuz yönde etki yaratmıştır. Evlerin yakılıp yıkılmasıyla köylerin boşaltması, çok sayıda insanımızın sürgünü, Dersimlinin güven duygusunu elinden  almıştır.
Dedef tamda bu süreçte ortaya çıkmıştır. İstanbul merkezli dernekleşme örgütlenmesi bu dönemde olmustur. İstanbul’da yapılan bir basın açıklaması bahane edilerek, açılan kapatılma davası sonunda,  mahkeme kararıyla Dersim derneklerinin kapısına kilit vuruldu, ancak örgütsüz yapıyı kabullenemeyen Dersimliler kısa süre içerisinde toparlanarak, yeniden örgütlenip, Dersim Dayanışma Kurulu adıyla örgütlenme çalışması başlatılp, mücadeleye kaldığı  yerden devam edildi.
2004 yılında dernekler kanunu da yapılan değişikliği değerlendiren kurul, fedeasyonlaşmaya karar vererek yeni bir çalışmanın da önü  açılmış ve o dönem mevcut 16 dersim derneginin ortak kararıyla fedaratif yapıya dönüşmüştür.

Artık yeni bir sürece girilmiş oldu.
2005 yılında birinci olağan kongresini başarıyla tamamlayarak çalışmalarını merkezi bir boyutta örgütleyerek yoluna devam etmistir. Dersimlilerin arasında ki ilişki kopmaz bağlarla bağlıdır.
Tarihsel sürecin acılarla dolu bir süreç olması belirleyici etkendir.
Selçukludan Bizansa, Bizanstan Osmanlıya,  Osmanlı’dan Cumhuriyet hükumetleri sürecine kadar, hemen her dönemde, Dersim’e karşı özel bir politikalar uygulanmıştır. Özel kanunlar/yasalar çıkarmış, ancak Dersimin direnişi karşısında hiç birinde başarı elde edememiştir. Özellıkle cumhuriyet hükümetleri döneminde defalarca özel projeler çıkararak Dersim içten fet etmek üzere, bölgenin demografik yapısına uygun yetkili kişilikler tayin ederek özel yetkilerle donatılmış ve görevlendirilmeler yapılmıştır. Dersim adeta çember içine alınmıştı. 1937 TBMM de alınan Dersim tertele kararı bunun açık örneğidir.
Askeri operasyon sonrası,binlerce insanın çocuk,genç yaşlı ve kadın demeden öldürülmesi onlarca insanın idam edilmesinin tek sebebi, Dersim’e diz çökertmek ve biyat etmesini sağlamaktı. Son yüz yıla baktığımızda, Dersim özgülünde şiddet baskı politikaları hiç  eksilmezken,  aynı oranda asimilasyon politikaları da  tam hız devam etmistir. Uygulamaya koymak istedikleri şey, Türk İslam sentezini hayata geçirip, dilini tarihini kültürünü ve inancını yok sayarak yasaklamak ve imha inkar politikasıyla  haritadan silmektir adeta Dersim’i ortadan kaldırmaktır.
Özellıkle ikibinli yıllarda Ecevit’in başbakanlığı döneminde, DSİ üzerinden Dersim’i sular altında bırakıp  insansızlastırma amacıyla, Munzur Vadisi üzerinde yapmak istedikleri 8 adet hidro elektrik santreline (HES) karşı yürütülen çalışmayı, birinci Munzur Kültür ve Doğa Festivalinin örgütlenip başarıyla sonuçlanması, mücadeleye yeni bir ivme kazandırmıştır. Ve uzun vadede sürdüren çalışmalar sonunda, barajlar projesi halkın yoğun desteğiyle iptal ettirilmiştir. Birinci Munzur Kültür ve Doğa Festivali tartışmasız bir şekilde Dersim Dernekleri Federasyonun çalışması ve ekmeğidir. Festivali örgütleyip halkın önüne getiren ekibin tamamı, derneklerin yönetici kadrolarıdır. Bunlar resmi kayıtlarda mevcuttur. Dersim üzerinde oynanan oyunlar barajlarla sınırlı kalmadı. Maden projeleriyle, siyanürle altın çıkarmak istemeleri, yine Dedef öncülüğündeki örgütlü yapı ile sürdürülen mücadele devam etmektedir.
Orman yangınları, askeri operasyonlar hep bu amacın bir parçası olmuş ancak Dersimliler geçit vermemistir/vermeyecektir de.
Önümüzdeki süreci birlikte ortak kollektif bir anlayış ve bilinçle birlikte hareket etmek için tüm halkımızı bu ortak iradeye katılmaya mücadeleyi boyutlayarak daha da yükseltmeye, çalışmalara katılmaya çağırıyoruz.
Saygılarımla,

Ali Rıza BİLİR
Dersim Dernekleri Federasyonu
Genel Başkanı

Tağar Çayı HES’e karşı Basın Açıklaması

4 Mayıs Tertelesi

Festival Sonrası Ortak Açıklama

fesival sonrası ortak açıklamamız

Munzur Kültür ve Doğa Festivali

Dersim Dernekleri Federasyonu (DEDEF) Genel Başkanımız Ali Rıza Bilirin, Munzur Kültür ve Doğa Festivali’ne dair Mezopotamya Ajansı’na verdiği röportaj