Nimet Tanrıkulu insan hakları savunucusu serbest bırakılsın

Dersim Dernekleri Federasyonu’nun, İnsan Hakları Derneği kurucularından Nimet Tanrıkulu’nun tutuklanmasını protesto etmek amacıyla İHD İstanbul Şubesi’nde basın açıklaması yaptı. Açıklamada, “Bizler hemşerileri, mücadele arkadaşları olarak Nimet Tanrıkulu’nun sonuna kadar yanındayız. Nimet Tanrıkulu serbest bırakılsın!” denildi.

Dersim Dernekleri Federasyonu (DEDEF), İnsan Hakları Derneği’nin kurucularından, İstanbul Dersimliler Derneği’nin eski Başkanı Nimet Tanrıkulu’nun, 29 Kasım 2024 tarihinde tutuklanıp Ankara Sincan Kapalı cezaevine konmasını protesto etmek için İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi’nde basın toplantısı yaptı.

Basın toplantısı yapılan salona, ‘Haksız gözaltı ve tutuklamalara son verilsin, Nimet Tanrıkulu derhal serbest bırakılsın’ pankartları asıldı.

“OHAL KALICI HALE GETİRİLDİ”

Basın metnini okuyan DEDEF Genel Başkanı Ali Rıza Bilir, demokrasinin, temel hak ve özgürlüklerin, sendikal hak ve özgürlüklerin rafa kaldırıldığını ve OHAL’in kalıcı hale getirildiğini söyleyerek “Her güne yeni baskılarla, yeni gözaltı ve tutuklama haberleri ile uyanır hale geldik” dedi.

“NİMET TANRIKULU HUKUK DIŞI BİR KARARLA TUTUKLANDI”

İnsan Hakları Derneği’nin kurucularından, İstanbul Dersimliler Derneği eski başkanı, Nimet Tanrıkulu’nun, 29 Kasım 2024 tarihinde, hukuk dışı bir kararla tutuklandığı ve tutukluğunun hala devam ettiği ifade eden Bilir, konuşmasının devamında şu ifadelere yer verdi:

“Yıllardır devam eden gerek yönetici ve üyelerimizin gözaltına alındığı operasyonlar gerekse de ülkedeki demokratik kurumlara yönelik baskıların tamamının gösterdiği tek şey vardır. Mevcut iktidar bugünlerde temel hak ve özgürlüklerine, emek, barış, doğayı koruma ve demokrasi taleplerine sahip çıkan yönetici ve üyelerimiz nezdinde tüm demokratik kamuoyunu baskı altına almak istemektedir. Muhalif kesimleri sindirmeyi, korku dalgası yaratmayı hedefleyenler sistematik hale getirdikleri gözaltı ve tutuklama politikasını devreye sokarken hukuku tamamen ayaklar altına almaktan geri durmamaktadır.
 
MÜCADELEMİZİ KARARLILIKLA SÜRDÜRECEĞİZ

Nimet Tanrıkulu, Dersimli Mücadeleci bir kadındır, Nimet Tanrıkulu insan hakları savunucusudur, Nimet Tanrıkulu yaşam alanlarımızı savunmada, barajlara karşı verdiğimiz mücadelede, Dersim 37/38 Tertelesi acılarının haykırılmasında ve şube başkanlığı döneminde Dersim isminin kazanılması mücadelesinde hep yanımızda olmuş, kamuoyunda bilinen tanınan şahsiyettir. Nimet Tanrıkulu şahsında dostlarımıza yönelik baskıları, gözaltına alınmalarını ve tutuklanmalarını kınıyoruz. Dersim Dernekleri Federasyonu olarak şiddetin, baskının sona erdirildiği, hiç kimsenin demokratik talepleri, düşünceleri nedeniyle cezalandırılmadığı bir ülke talebini ısrarla yürüteceğiz. Ülkemizde yaratılmak istenen kuşatmaya, saldırılara karşı; doğa, emek ve demokrasi mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz.

MÜCADELE VURGUSU

Bir kez daha altını çiziyoruz. “Hak verilmez, mücadeleyle alınır” şiarını ilke edinerek baskılara karşı mücadeleyi daha da yükselterek cevap verecek, haklı ve meşru mücadele çizgisinden taviz vermeyecek, artan baskı düzenine boyun eğmeyeceğiz. Başta Ovacık ve Dersim belediyeleri olmak üzere belediyelerimizin kayyımlarla gasp edilmesine boyun eğmeyeceğiz. Bir kez daha sesleniyoruz. Bizler hemşerileri, mücadele arkadaşları ve Dersim Dernekleri Federasyonu (DEDEF) olarak Nimet Tanrıkulu’nun sonuna kadar yanındayız. Nimet Tanrıkulu serbest bırakılsın!”

“SUÇLAMALAR GERÇEK DIŞIDIR”

Açıklama sonrası söz alan 78’liler Hareketi’nden Yunus Bircan, soruşturmayı başlatan Cumhuriyet savcıları ile tutuklamayı gerçekleştiren Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararlarının hukuki değil tümüyle siyasi olduğunu söyledi. Suçlamaların ise gerçek dışı olduğunu dile getirdi.

“HER ZAMAN NİMET’İN ARKASINDAYIZ”

Cumartesi Annelerinden Hanım Tosun ise “Nimet Tanrıkulu bir an önce serbest bırakılsın. Nimet bir insan hakları savunucusu. Kadın hakları savunucusunu tutuklayamazsınız. Biz her zaman Nimet’in arkasındayız” diye konuştu.

“PROTESTO EDİYORUZ”

İstanbul Tabip Odası’ndan Doktor Nazmi Algan da “Nimet ve Nimet gibi çok fazla insan gizli tanık uydurmacasıyla hiçbir somut delil olmadan tutuklu. Biz bu bakımdan İstanbul Tabip Odası ve İnsan Hakları Komisyonu olarak ve Türk Tabipler Birliği olarak bu tutuklamayı şiddetle protesto ediyoruz” dedi.

DAYANIŞMA VURGUSU

CHP İstanbul yöneticisi Ali Ekber Cömert, “Nimet Tanrıkulu gibi birçok aydınımızın gözaltına alındığı bir süreci hep birlikte yaşıyoruz parti olarak da bunları çok yakından takip ediyoruz. Bütün mağduriyetlerin yanındayız. Bu süreci kol kola dayanışma ile aşabiliriz” dedi.

“NİMET’İN YOLDAŞLARI SUSMAYACAK”

Dersim Araştırmaları Merkezi’nden Selman Yeşilgöz, “Biz Nimet’le bir barış ağacını Dersim sınırına dikmek istemiştik oradaki tarla sahibi bir kürek vermek istedi. Jandarma elinden alınca o toprağa Nimet ve arkadaşları elleriyle kazarak o ağacı oraya diktiler. Bugün o barış ağacı orada olduğu sürece Nimet ve Nimet’in yoldaşları da susmayacak” diye konuştu.

Yazar Erdoğan Aydın ise “Hiç kimse, özel olarak Nimetimiz insan hakları mücadelesi verdiğinden dolayı içeri alınmamalı. Bunu sağladığımız gün yarınlara çok daha güvenle bakabileceğiz. Nimet’i en kısa zamanda aramızda görmek dileğiyle” dedi.

“NİMET’İ ELLERİNDEN ALACAĞIZ”

Son olarak söz alan 78’liler Girişimi Sözcüsü Celalettin Can, Nimet Tanrıkulu’nun serbest bırakılması için kampanya başlatıldığını ve kampanyanın uluslarası bir şekilde sürdüğünü ifade etti. Can, devamında Nimet Tanrıkulu’nun son durumundan da bahsederek “Nimet Seyit Rıza’nın kızıdır ve gerçek bir devrimcidir. Ve muhakkak onların elinden Nimet’i alacağız” dedi.

PİRHA/İSTANBUL

Basına ve Kamuoyuna

İdam edilişlerinin 87. Yılında Seyit Rıza ve yoldaşlarını unutmadık.
1937/38 Dersim Tertelesinde, DERSİM toplumunun geleneksel önderleri , seyitleri, Seyd Rıza, Wusênê Seydi, Aliye Mirzê Sili, Hesen Ağa, Findik Ağa, Resik Uşen ve Hesenê Ivraimê, Ankara’dan özel görevle gönderilen İhsan Sabri Çağlayangil’in denetiminde yapılan yasadışı bir mahkeme neticesinde, 1935’de TBMM’de çıkarılan Tunceli Kanunu’nun tahakkümcü uygulamalarına direndikleri için tutuklanarak, sözde yargılamadan sonra önceden belli olan kararla Elazığ Buğday Meydanı’nda idam edildiler.
Yine aynı tarihlerde kurşunlanan, süngülenen, bombalanan, uçurumlardan atılan, yakılan, zehirlenen, idam edilen, mezar hakları bile çiğnenen, sürgün edilen on binlerce mazlum insanımızın acılı hatıralarını yüreğimizin en derinliğinde hissediyoruz.
Bu katliam, Dersimlilerin belleğinde, tesellisi olmayan ve kabul edilemez bir yara olarak günümüzde dahi kanamaya devam etmektedir. Dersim kimliğinin ve kültürünün temel taşıyıcısı konumundaki -başta Seyit Rıza olmak üzere-halk önderlerini hileyle katledildikten sonra başsız ve çaresiz kalan Dersim Halkına karşı eşine az rastlanılır bir sürgün, kırım, müsadere ve saldırganlıkla, tartışmasız bir soykırım uygulamıştır.
Toplumu tektipleştirici devlet iradesi, 1937’den başlayarak Dersim’in farklı kimliğini yok etmeye ve bunu başarabilmek için de yerel önderliklerin imhasına yönelmiştir.  4 Mayıs Hükümet kararıyla Dersimde köy boşaltmaları ve sürgünler başlatılmış, direnenler yakılıp bombalanmış, çocuklar, bilhassa da kız çocukları ailelerden kopartılarak başta subay olmak üzere Türk ve Sünni ailelere pay edilmişlerdir. Mağaralara sığınan kadın ve çocukların zehirli gazlarla katledilmesinin yanı sıra, köylerinden toplanan masum insanlar ayırımsız kurşuna dizilmiş veya uçurumlardan atılmışlardır. Bu uygulamalarla, sadece Dersim’e karşı değil aynı zamanda tüm insanlığa karşı suç işlemiştir.
Bugün başta bizlere ve bütün demokratik kamuoyuna; insanlığa karşı işlenmiş bu suçun teşhir edilmesi ve bütün insanlık huzurunda lanetlenmesini sağlamak sorumluluğu düşmektedir. Dersim’de gerçekleştirilen Tertele’nin başlıca sorumlusu, farklı olma hakkını düşman olarak kodlayıp yok eden ırkçı ideolojidir. Onun günümüzdeki devamı ise, aynı uygulamayı 87 yıl sonra bile sürdüren mevcut siyasal iktidardır.   1937/ 1938, Dersim halkına yönelik baskı ve asimilasyon politikalarının toptan bir imha haline dönüşme tarihidir.
15 Kasım 1937 tarihinde Dersim’in önde gelenleri, Seyitleri idam edildi. İdam edilenlerin mezar yerleri belli değil.   Dersim 87 yıldır, yaralarını sarmaya, inkar edilmişliğini aşmaya, eşit yurttaşlık hakkını kazanmaya ve tabii atalarının mezar yerlerini bulmaya çalışıyor.

Bir çift sözümüzde katliamcı zihniyetin bugünkü temsilcilerinedir
İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, partisinin grup toplantısında “Cumhuriyet devleti Şeyh Saitlere, Seyit Rızalara ne yaptıysa aynı muameleyi göreceksiniz. Herkes emin olsun, yapılması gereken şey ne ise o yapılacaktır. Gereği yerine getirecek olanlar da işte tam buradalar, karşımdalar, yanımdalar ve milyonlarcası da arkamızdadır.” diyerek açıkça katliamların yeniden hayata geçirmesine dair cümleler sarf etmiştir.
Dervişoğlu ve aynı katliamcı düşünceye sahip olanlar şunu iyi bilmeli ki, onca kırıma, katliama ve sürekli asimilasyon politikalarına maruz kalmasına rağmen Alevilikte, Kürtlükte bu coğrafyanın kadim kültürel gerçeklikleri olmaya devam etmektedir. Bu gerçekliği kimsenin söküp atmaya gücü yetmedi, yetmeyecek de!
Müsavat Dervişoğlu’nun bu açıklamalarını ve benzer söylem ve politikaları kınıyor ve asla görmezden gelebileceğiniz bir yerde durmadığını dile getiriyoruz.
Yalan ve hilelere karşı Seyid Rıza’nın diz çökmeyen duruşu bizler için onurlu bir mirastır. Pirlerimiz, İnsanı Kamillerimiz diz çökmedi, torunları da diz çökmeyecek! Bu da böyle biline..
Tarihi hatırlamanın ve katledilenlerin anıları önünde saygıyla eğilmenin, ülkemizde ilerde benzeri kitlesel katliamların engellenmesi; insan haklarına saygılı, barışı sağlamış demokratik bir toplumun kurulabilmesi için çok önemli olduğuna inanıyoruz. DEDEF, ADEF ve DAM olarak Daha önce de birçok kez dile getirdiğimiz taleplerimizi bir kez daha ifade ederek bu taleplerinizin karşılanabilmesi için DERSİM toplumu başta olmak üzere, her inanç ve ulustan halklarımızı birlikte ortak mücadeleye çağırıyoruz.
*Arşivler Açılsın,
“Dersim” ismi iade edilsin.
*Dersim halkından özür dilensin.
*Sürgünler, kayıplar ve evlatlık alınan çocukların listesi açıklansın.
*Seyit Rıza ve arkadaşlarının mezar yerleri açıklansın.
*Dillerimize ve Kızılbaş Alevi inancımıza özgürlük tanınsın.
*Munzur’daki Baraj ve maden projeleri iptal edilsin.
*Eşit yurttaşlık hakkımız tanınsın.

DERSİM DERNEKLERİ FEDERASYONU(DEDEF)
AVRUPA DEMOKRATİK DERSİM BİRLİKLERİ FEDERRASYONU (ADEF)
DERSİM ARAŞTIRMALARI MERKEZI (DAM)

Yaşasın 1 Eylül Dünya Barış Günü

İnsanlık tarihinin en acımasız, en kanlı ve en kirli savaşı olan İkinci Büyük Emperyalist Paylaşım Savaşı’nın başladığı 1 Eylül 1939 tarihinin üzerinden tam 85 yıl geçti.

Ardında en az elli milyon ölü, milyonlarca engelli, moloz yığını haline gelmiş kentler, büyük bir acı ve gözyaşı bırakan bu büyük yıkımın başladığı tarih olan 1 Eylül tüm dünyada Barış Günü olarak kutlanıyor

Ancak aradan geçen 85 yıla rağmen emperyalist ülkeler, hegomonik güçler savaştan, kan dökmekten, barbarlıktan vazgeçmiyorlar! Dünyayı kana bulamaya devam ediyorlar.

Dünyada, bölgemizde ve ülkemizde yaşanan gelişmeler barış için daha fazla mücadele etmemiz gerektiğini gösteriyor.

Hangi milliyetten, dinden, mezhepten olursak olalım hepimiz adaletin, eşitliğin, kardeşliğin, paylaşımın, yardımlaşmanın, dayanışmanın, insanca bir yaşamın kalıcı hale getirildiği bir dünyaya özlem duyuyoruz.

Bu özleme kavuşmanın yolu savaş ve çatışmadan değil, barış ve kardeşlikten geçiyor. Bunun için emperyalist ülkelerin ve işbirlikçilerinin çıkar kavgasının eseri savaşlar yoksul halkların ve biz emekçilerin savaşı değildir.

Savaş ve çatışma ortamını besleyerek ülkemizin içinden çıkılmaz bir felakete sürüklenmesine karşı hepimizin Barışa İhtiyacı Var!

Barış Meydanlarında yan yana, omuz omuza olmaya,

Tüm halkların eşit, özgür, insanca ve kardeşçe yaşayacağı bir dünyayı kendi ellerimizle kurmanın yolunu açmak için

BARIŞA SES VERMEYE ÇAĞIRIYORUZ.

SAVAŞA HAYIR, YAŞASIN BARIŞ!

Dersim Dernekleri Federasyonu (DEDEF)

Genel Başkanın önsöz yazısı

Merhabalar!
Dersim Dernekleri Federasyonu resmi web sayfasına hoş geldiniz.

Dile kolay, tam 24 yıl olmuş Dedef  demokratik alanda örgütlü faaliyet yürütüyor. Ve aynı kararlılıkla ve bilinçle  yürütmeye devam ediyor.
Bugün yerel demokratik kitle örgütlemesini 26 bileşenimiz derneklerle birlikte  sürdürüyoruz.
25. yılımıza girerken yaptığımız faaliyetleri sizlere sosyal  medya ağı üzerinden bu sayfadan da  bundan böyle duyurmayı düşünüyoruz. Bunu birlikte başaracağımıza inanıyoruz.
Uzun yıllara varan mücadelelerle dolu örgütlü yapıyı kesintisiz olarak  aynı kararlılık ve inancla  devam ettirmeyi hedefliyoruz.
DEDEF Dersimin en etkili kurumudur, dilimiz tarihimiz inancımız ve kültürümüz en büyük gücümüzdür. Bundan  esinlenerek bugüne kadar geldigimizin bilincindeyiz..
Bu örgütlenmeye duyulan ihtiyaçtan yola çıkarak, başlayan süreç; direniş geleneğinin köklerinden aldığımız bu tarihsel mirası, yeni nesillere bırakmak asıl hedefimizdir.
Federasyonumuzun ana ilkesini, Dersimin onurlu ve dirençli tarihi oluşturmaktadır.
Dersim coğrafyası kapsam olarak geniş bir alana serpilmiş ve geniş bir tabana vede duyarlı bir kitleye sahiptir.
DEDEF, geçmişten günümüze Dersim’e dair ne varsa, bütün meselelerde işin muhatabıdir. Sorunlara kurumsal bir  anlayışıyla bakmış ve ona göre hareket  etmiştir.
Fedaratif yapıya dönüştüğü 2004-2005 dönemindeki süreçten günümüze kadar, yürütülen çalışmalardaki mücadelenin  boyutlanıp ivme kazanması demokratik merkeziyetcilik ilkesinden hareket etmesinden ve davaya olan inancından kaynaklıdır.
Bu mücadelenin kesintisiz sürdürülüyor olmasının ortak paydası, hiç kuşkusuz ki  kollektif akılla hareket etmemiz ve dersim halkının demokratik devrimci yapısının olmasıdır.
Geldiğimiz aşamada mevcut federatif yapının korunuyor olması önemlidir, çalışmalardaki  başarılı durumun büyük payı Dersim halkınındır.
Dersim halkı önemli bir kilometre taşını oluşturmaktadir.
Dersim coğrafyasında yaşanan acılı   tarihsel süreçi doğru ele alıp değerlendirmek gerekiyor. Eksi ile artıyı doğru ile yanlışı bir birinden ayırt ederek doğru politikalar üreterek dinamik yapı korunabilir.
Devletin  politik yönden Dersime bakışını hepimiz tarafından  biliniyor. Sistem ideolojik olarak sürekli Dersim’i hedefine koyarak iradesini teslim almaya, direngen yapısını kırmaya çalışmıştır. Dönem dönem Dersim’e seferler düzenlemiş ve askeri operasyonlar yaparak fiili müdahalede bulunmuş, soykırıma varan toplu  katliamlar yapılmış, topyekûn sürgünler yaşanmıştır.
Ancak her defasında saldırılarında başarı  elde edilememiştir. Dersimlinin kendisine olan güveni asla yıkılmamış, Dersim halkı teslim alınamamıştır.
Fakat 1994 yılı travması, Dersim halkı üzerinde maalesef ki olumsuz yönde etki yaratmıştır. Evlerin yakılıp yıkılmasıyla köylerin boşaltması, çok sayıda insanımızın sürgünü, Dersimlinin güven duygusunu elinden  almıştır.
Dedef tamda bu süreçte ortaya çıkmıştır. İstanbul merkezli dernekleşme örgütlenmesi bu dönemde olmustur. İstanbul’da yapılan bir basın açıklaması bahane edilerek, açılan kapatılma davası sonunda,  mahkeme kararıyla Dersim derneklerinin kapısına kilit vuruldu, ancak örgütsüz yapıyı kabullenemeyen Dersimliler kısa süre içerisinde toparlanarak, yeniden örgütlenip, Dersim Dayanışma Kurulu adıyla örgütlenme çalışması başlatılp, mücadeleye kaldığı  yerden devam edildi.
2004 yılında dernekler kanunu da yapılan değişikliği değerlendiren kurul, fedeasyonlaşmaya karar vererek yeni bir çalışmanın da önü  açılmış ve o dönem mevcut 16 dersim derneginin ortak kararıyla fedaratif yapıya dönüşmüştür.

Artık yeni bir sürece girilmiş oldu.
2005 yılında birinci olağan kongresini başarıyla tamamlayarak çalışmalarını merkezi bir boyutta örgütleyerek yoluna devam etmistir. Dersimlilerin arasında ki ilişki kopmaz bağlarla bağlıdır.
Tarihsel sürecin acılarla dolu bir süreç olması belirleyici etkendir.
Selçukludan Bizansa, Bizanstan Osmanlıya,  Osmanlı’dan Cumhuriyet hükumetleri sürecine kadar, hemen her dönemde, Dersim’e karşı özel bir politikalar uygulanmıştır. Özel kanunlar/yasalar çıkarmış, ancak Dersimin direnişi karşısında hiç birinde başarı elde edememiştir. Özellıkle cumhuriyet hükümetleri döneminde defalarca özel projeler çıkararak Dersim içten fet etmek üzere, bölgenin demografik yapısına uygun yetkili kişilikler tayin ederek özel yetkilerle donatılmış ve görevlendirilmeler yapılmıştır. Dersim adeta çember içine alınmıştı. 1937 TBMM de alınan Dersim tertele kararı bunun açık örneğidir.
Askeri operasyon sonrası,binlerce insanın çocuk,genç yaşlı ve kadın demeden öldürülmesi onlarca insanın idam edilmesinin tek sebebi, Dersim’e diz çökertmek ve biyat etmesini sağlamaktı. Son yüz yıla baktığımızda, Dersim özgülünde şiddet baskı politikaları hiç  eksilmezken,  aynı oranda asimilasyon politikaları da  tam hız devam etmistir. Uygulamaya koymak istedikleri şey, Türk İslam sentezini hayata geçirip, dilini tarihini kültürünü ve inancını yok sayarak yasaklamak ve imha inkar politikasıyla  haritadan silmektir adeta Dersim’i ortadan kaldırmaktır.
Özellıkle ikibinli yıllarda Ecevit’in başbakanlığı döneminde, DSİ üzerinden Dersim’i sular altında bırakıp  insansızlastırma amacıyla, Munzur Vadisi üzerinde yapmak istedikleri 8 adet hidro elektrik santreline (HES) karşı yürütülen çalışmayı, birinci Munzur Kültür ve Doğa Festivalinin örgütlenip başarıyla sonuçlanması, mücadeleye yeni bir ivme kazandırmıştır. Ve uzun vadede sürdüren çalışmalar sonunda, barajlar projesi halkın yoğun desteğiyle iptal ettirilmiştir. Birinci Munzur Kültür ve Doğa Festivali tartışmasız bir şekilde Dersim Dernekleri Federasyonun çalışması ve ekmeğidir. Festivali örgütleyip halkın önüne getiren ekibin tamamı, derneklerin yönetici kadrolarıdır. Bunlar resmi kayıtlarda mevcuttur. Dersim üzerinde oynanan oyunlar barajlarla sınırlı kalmadı. Maden projeleriyle, siyanürle altın çıkarmak istemeleri, yine Dedef öncülüğündeki örgütlü yapı ile sürdürülen mücadele devam etmektedir.
Orman yangınları, askeri operasyonlar hep bu amacın bir parçası olmuş ancak Dersimliler geçit vermemistir/vermeyecektir de.
Önümüzdeki süreci birlikte ortak kollektif bir anlayış ve bilinçle birlikte hareket etmek için tüm halkımızı bu ortak iradeye katılmaya mücadeleyi boyutlayarak daha da yükseltmeye, çalışmalara katılmaya çağırıyoruz.
Saygılarımla,

Ali Rıza BİLİR
Dersim Dernekleri Federasyonu
Genel Başkanı

Tağar Çayı HES’e karşı Basın Açıklaması

4 Mayıs Tertelesi

Festival Sonrası Ortak Açıklama

fesival sonrası ortak açıklamamız

Munzur Kültür ve Doğa Festivali

Dersim Dernekleri Federasyonu (DEDEF) Genel Başkanımız Ali Rıza Bilirin, Munzur Kültür ve Doğa Festivali’ne dair Mezopotamya Ajansı’na verdiği röportaj